CİNDER KİTAP YORUMU- KİTAP KARDEŞLİĞİ
SAYFA SAYISI: 312
ÇEVİRMEN:Deniz Arı (Çevirmene hemen bir saygı ve teşekkür gönderirim . HARİKASINIZ.)
YAZAR: Marissa Meyer
YAYINEVİ: Artemis Yayıenevi
Merhaba yaşayan dostlarım.Sonunda kitap yorumlarına başlayabildim. Yakında umarım daha iyi fotoğraflarla karşınıza çıkacağım.( PŞŞŞŞTT fotoğraf çekmeyi unutmuş o yüzden diyor.) Neyse uzun bir ara oldu ama umarım artık bu civarlardayım . Okuoku 'dan kendisini 9.90 indirimiyle kaptım ama serinin diğer kitaplarını stokta bulunmamaktadır laneti yüzünden kaçırdım malesef. (Çok kötü bir lanettir kendisi bu arada.) Ve evet herhalde evrendeki en son bu seriyi okumaya başlayan kişiyim. Hatta herhaldesi yok kesin o derece vahim bir durum.Üstelik serinin gittikçe daha güzel olduğunu duyduğumdan beri kendimde değilim .Zombie bünyem kaldıramadı bu kadar güzelliği. İlk önce başlamadan diyeceğim bir söz var : Bu seri ve kitap dünyada okuyabileceğiniz en bombastik serilerden biri kesinlikle.
Gelecekte bile, hikâye "bir varmış bir yokmuş" diye başlıyor... İnsanlarla androidlerin yan yana dolaştığı Yeni Pekin'e hoş geldiniz. Her ne kadar birlikte yaşamayı başarsalar da türlerin dostluğu sanıldığı kadar kolay değil. Ölümcül bir veba insan nüfusunu tehdit ediyor. Ay İnsanları, Dünya'yı uzaydan izleyerek doğru zamanı kolluyor. Kimse Dünya'nın kaderinin tek bir kıza bağlı olduğunun farkında bile değil... Becerikli bir mekanik ustası olan Cinder, herkesten saklasa da aslında bir sayborg. Üvey annesinin hakaretleri yetmezmiş gibi şimdi bir de üvey kardeşinin hastalanmasından sorumlu tutuluyor. Yakışıklı Prens Kai'in hayatına girmesiyle birlikte, Cinder birden kendini gezegenler arası bir anlaşmazlığın ortasında buluveriyor. Sorumluluk ve özgürlük, sadakat ve ihanet arasında kalan Cinder, Dünya?nın geleceğini koruma altına almak için önce kendi geçmişinin sırlarını açığa çıkarmak zorunda... Yeniden kurgulanmış bu masalda Külkedisi ile tekrar tanışmaya ne dersiniz? Marissa Meyer, Washington'ın Tacoma kasabasında doğup büyüdü. Henüz küçük bir çocukken kitaplara âşık olan Marissa, ergenlik yıllarından beri gençlik edebiyatı üzerine çalışıyor. Peri masallarına da büyük bir sevgi besleyen Marissa, gençlik günlerinden beri bu masalları yeniden kurguluyor ve bu tutkusundan da vazgeçecek gibi görünmüyor.
(Bu arada bu yurt dışı kapağı harika değil mi ?Ne kadar bizim kapağımıza benzese de olsun.)
BENİM KONU ANLATIMIM:
(Muhtemelen duymuşsunuzdur şimdiye kadar.)
Bu seri bilmiyorum biliyor musunuz fakat ben yinede söyleyeyim , bu kitaplar bizim bildiğimiz masalların yeniden dönüştürülüp yazılmış hali. İlk kitap Külkedisnindi yani bu masalın yeniden dönüştürülüşü. Ayrıca her kitap bu şekilde devam ediyor Kırmızı Başlıklı Kız falan filan diye. Cinder adında Yeni Pekinde yaşayan bir Mekanik Ustamız var. Kendisi harika bir Mekanik Ustası. Bütün Dünyada kol gezen bir salgın hastalık var , veba. Hem ona tedavi bulmaya çalışırken aynı zamanda hükümet aylıların zorla yaptırmaya çalıştığı binevi kölelik anlaşmasına direnmeye çalışıyor. Böyle bir süreç içindeyken bizim muhteşem ustamız Cinder evdeki Üvey annesi ve kardeşinin zorbalıklarına dayanmaya çalışıyor.Tabii zorbalıklarına karşı dayanırken aynı zamanda 2 arkadaşının varlığı da ona güç veriyor.O 2 arkadaşı Iko ve Peony. Peony aslında diğer üvey kardeşi ama çok yakınlar. Iko da ayakkabılara düşkün süslü ayrıca tatlı bir android. Aslında Yeni Pekin 4.Dünya Savaşından sonra harabelerin içinden doğmuş Çin ve diğer Asya ülkelerinin toplanması sonucu oluşmuş. Evet olaylar uzak bir gelecekte geçiyor ve bu gelecekte syborglar ,etrafta dolanan androidler var. Ayrıca yeni teknolojilerde cabası. Cinder aslında bir syborg yani vücudunda metalden uzuvları var. Bir gün harika derecede tatlı olan Prens Kai androidini tamir etmesi için Cinder'a getiriyor. Buradan sonra ölenler mi dersiniz kalanlar mı olaylar gittikçe karmaşıklaşıp sarp kayalıklara tırmanıyor.
VE YORUMUM:
Kitapta neden bilmiyorum aylılara hayran kaldım fakat, Aylıların Kraliçesi Levannayı okurken o kadar gıcık kaptımki aynen şöyleydim:
Kraliçe Levanna ne kadar sinirimi bozsada Prens Kai harikaydı. Gerçekten sıcak ve tatlı bir karakterdi. Cinderla olan diyalogları da güzeldi ama kendisi daha güzel. (Evit Fangirllüğüm tuttu.)
Ama gerçekten çoook tatlı bir karakterdi kendisi.Gerçekten.
(Kai,Kai,Kai.)
Ana karakterimiz Cindersa oturmuş ve gerçekten iyi bir karakterdi. Ama malesef ki kendisi hakkındaki bütün gerçekleri benim güzel beynim nasıl başardıysa kitabın başından tahmin etti ve kitabın sonunda kadar PFFFF ledim. Çünkü gerçekleri öğrenmesi gerçekten uzun sürdü .(Aslında yazar gerçekleri parça parça gayet güzel hikayeye yedirmişti . Önceden tahmin etmenin cezası işte bunlar.)
VE YORUMUM:
Kitapta neden bilmiyorum aylılara hayran kaldım fakat, Aylıların Kraliçesi Levannayı okurken o kadar gıcık kaptımki aynen şöyleydim:
Kraliçe Levanna ne kadar sinirimi bozsada Prens Kai harikaydı. Gerçekten sıcak ve tatlı bir karakterdi. Cinderla olan diyalogları da güzeldi ama kendisi daha güzel. (Evit Fangirllüğüm tuttu.)
Ama gerçekten çoook tatlı bir karakterdi kendisi.Gerçekten.
(Kai,Kai,Kai.)
Ana karakterimiz Cindersa oturmuş ve gerçekten iyi bir karakterdi. Ama malesef ki kendisi hakkındaki bütün gerçekleri benim güzel beynim nasıl başardıysa kitabın başından tahmin etti ve kitabın sonunda kadar PFFFF ledim. Çünkü gerçekleri öğrenmesi gerçekten uzun sürdü .(Aslında yazar gerçekleri parça parça gayet güzel hikayeye yedirmişti . Önceden tahmin etmenin cezası işte bunlar.)
Özellile balo sahnesi çok heyeacanlı ayrıca da cool bir bölümdü. O sahneyi okurken bayağı bir keyif aldım.
Yan karakterlerimizse iyiydi.. Ben özellikle Iko yu çok sevdim.Üvey annesi Adri Levana kadar sinir bozucu bir karakter , onu okurken parçalamak istedim.(Umarım son görüşmemiz bu kitap olur Adri yoksa...'ve pis pis bakar.') Pearl de iyi kalpli bir karakter değildi fakat kendisi beni çok sarmadığı için çokda umrum olan bir karakter değil kendisi. Dr.Erlandsa garip iyi bir karakterdi ama başlarda ona da pis kedi bakışları atıyordum
.
Kitap gerçekten harika derecesindeydi.(Bittiğinde kafamdan havai fişekler çıkıyordu.) Çok hızlı okuyabileceğiniz bir kitap.Özellikle Reading Slump(okuyamama durumu) dönemleri için harika bir kitap ve seri. Hiç şüphem yok ki diğer kitapları da harika olacak. Duyduğum yorumlara göre diğer kitaplarında seri gittikçe güzelleşiyormuş .Cinder bu kadar güzelse AMAN TANRIM DÜŞÜNEMİYORUM! Bu kitabı ve seriyi okuyun eğer okumazsanız o kadar pişman olursunuz ki zombieciğim nasıl yaptım ben bu hatayı dersiniz.
Bir slogan:
Luna gibi olma gazoz ol. AY hayır. Luna gibi olma bu kitabı HEMEN OKU.
Veya okuma bana kalır ihiihihihihi.Şaka, Şaka canıım alınmayınız.
ALINTILAR:
Farklılıklarımıza rağmen, birbirimizi sevme gücüne sahibiz. Zayıflıklarımıza rağmen, birbirimize yardımcı olmak da bizim elimizde.
“Hepimizin bir zaafı var.” “Biliyorum,” dedi Iko. “Benimki ayakkabılar.”
“Yani aynaları sevmiyorlar, çünkü gerçek yüzlerini görmekten hoşlanmıyorlar?”
"Ama bir mekanik olarak, yıllar içinde öğrendiği tek bir şey varsa, o da bazı lekelerin asla çıkmadığıydı."
PUAN:
Harika ve müketeşem bir kitap. "Mükemmel ve Muhteşem demek istedi" dedi konuşan gargolyeleri.
Kaçırmayın bu kitabı eyyyy yaşıyan dostlarım.
Veeeee 1 taneee Pumpkin Pie.
PUANLAMA SİSTEMİNİN EN İYİSİ:PUMPKİN PİE
Çok heyecanlı tatlımı tatlı zevkli bir kitaptı.Tam bir bendeniz Luna 'ya ve zombie damak tadıma göre.Mutlaka okumalısınız yoksa pişman olabilirsiniz.
Ve gölgelerin içindeki prenses zombie Luna (NAMI DİĞER GÖLGELERİN EFENDİSİ)siyah elbisesi , kahverengi uzun at kuyruğu saçı, yeşil delici gözleri ve kan kırmızısı kılıcıyla bu diyarlardan ayrılır.
